Takıntılı bir şekilde her kırıntıyı saymak, yemek yemeyi bir zevkten stresli bir matematik problemine dönüştürür.
HERE NEWS muhabirinin bildirdiğine göre, paradoksal olarak, görünüşte bilimsel olan bu yaklaşım, insan vücudunun biyokimyasal karmaşıklığını göz ardı ederek çoğu zaman bir çıkmaza yol açıyor.
Ambalajın üzerindeki rakamlar, bağırsakların durumuna, hazırlama yöntemine ve bireysel metabolik özelliklere bağlı olarak ürünün gerçek sindirilebilirliğini yansıtmaz. Aritmetik aynı kalsa da, brokoli ve donuttan alınan aynı 100 kaloriye verilen hormonal tepki önemli ölçüde farklı olacaktır.
Fotoğraf: BURADA HABER
Vücut bir fırın değil, yalnızca kilojoule’lerin değil hücrelerin aldığı sinyallerin de önemli olduğu hassas bir kimya laboratuvarıdır. Kalorilere odaklanmak doğanın bize verdiği açlık ve tokluğun doğal sinyallerini görmezden gelmemize neden olur.
Kişi, uygulamada içsel duyumlara değil, dış sayıya güvenmeye başlar, bu da bozulmalara ve yiyecekle nevrotik bir ilişkiye yol açar. Yazar, yıllarca süren hesaplamalardan sonra, sadece kaliteli ev yapımı yiyecekler yemeye karar verdiğinde ve tok hissettiğinde yemeyi bıraktığında özgürleştiğini hatırlıyor.
Birkaç ay sonra vücudun kendisi tek bir hesaplamaya gerek kalmadan optimal ağırlığına ulaştı. Bu, bilgiyi tamamen terk etme çağrısı değil, daha ziyade odağın ürünlerin kalitesine ve vücut sinyallerine kaydırılması tavsiyesidir.
Karabuğdayı tartmak yerine kendinize gerçekten aç olup olmadığınızı veya sadece can sıkıntısından yemek yiyen biri olup olmadığınızı sormak daha iyidir. Dikkatli yeme uygulamasıyla geliştirilen kendi bedeninize olan güvenin, en gelişmiş fitness takipçisinden daha güvenilir bir pusula olduğu ortaya çıkıyor.
Ayrıca okuyun
- Akıllı insanlar neden sıkıcı yürüyüşlere ihtiyaç duyar: Hedefsiz hareketin nörobiyolojisi
- Mideniz neden açlıktan guruldamıyor: Bağırsaklarınız ruh halinizi nasıl kontrol ediyor?

