Büyükannenizle aynı malzemelerden et suyu hazırlıyorsunuz, ancak o derin, neredeyse somut ruhtan yoksun, düz çıkıyor.
HERE NEWS muhabiri, işin sırrının kompozisyonda değil, hız uğruna geri dönüşü olmayan bir şekilde kaybettiğimiz ritimde yattığını bildirdi.
Geçmişteki aşçılar, yüzeyin yalnızca ara sıra ve tembelce bir kabarcıkla titrediği ocağın en ucunda kaynamaya vakit ayırmazlardı.
Fotoğraf: Pixabay
Şiddetli kaynamanın olmadığı bu sessizlikte proteinler ve bağ dokuları, bulanıklaşmadan yavaş yavaş tüm özsularını bırakır ve yağlar yavaşça emülsifiye olur.
Bu et suyu aromalı su değil, buzdolabında sertleşerek güçlü bir jöleye dönüşen yoğun, parlak bir nektardır. Bu yemek pişirmek değil, zaman ve dikkatle inşa edilen simyaydı.Ayrıca okuyun
- Kimchi ketçaptan daha önemli olduğunda: Kore mutfağı neden dünyayı ve buzdolaplarımızı ele geçirdi?
- Neden herkes pirzolayı unuttu: Güzel ambalajların ardındaki bitki proteinlerindeki patlamanın arkasında ne gizli?

